Bir Yalının Öyküsü
- İrfan Kaban
- 19 Kas 2016
- 4 dakikada okunur

Arka fonda Necmettin Molla yalısı ...Sisli ve fırtınalı o hava henüz gerçekleşmediğinden taş iskele daha sağlam.Yani bir gemi gelip kıyıya bindirmemiş.Bu fotoğraf işte o iskelenin deniz tarafından tam uçtan çekildi.İskelenin sahil yoluyla birleştiği yerde iki beton sütundan birinin önünde duran Can sütunu kapatmış,sütunun üzerindeki görüntüm Can’ın kulakları üzerine çıkmışım da öyle poz vermişim gibi duruyor...Fotoğrafın çekildiği tarihte yalı oturulamayacak halde olduğundan boştu. Boştu ama yine de bütün görkemiyle Kocataş Yalısıydı ve ayaktaydı. Yaklaşık 20 sene sonra yanacak ve yangın artığı enkazı piyasa caddesinde reklam panolarıyla gizlenecekti... Necmettin Molla yalısı Sarıyer tarihinde yer etmiş yalılardan biriydi. Şimdiki nesiller Kocataş suyundan habersiz olsalar da Kocataş suyu düşük sertlik derecesiyle Sarıyer’in vazgeçilmez gelen sularındandı. Şimdi Necmettin Molla yalısı da yok,yalının karşısındaki iskele de yok...Eskiden insanlar boğazın sularıyla yakın ilişki halindeydi.İskeleler vardı,denize inişler vardı.Rıhtıma yanaşan teknelere binip inmeyi kolaylaştırıcı merdivenler vardı.Sonraları her ne olduysa insanlar boğaza küstüler.Piyasa betonlaşırken rıhtım yükseltildi.İskeleler kaldırıldı,denize iniş yeri bırakılmadı.Kazayla denize düşsen çıkamayacak kadar deniz insanların yaşamından uzaklaştırıldı.Sulara dokunmak,sulardan yararlanmanın yerine,kuru kuruya Boğaz’a bakmak kondu...

Tarihin derinliklerinde oluşmuş bağları söküp atmak olası değildir. Zamanı geriye doğru sardıkça her yandan, dirilip üstünüze yürüyen "Ben de buradayım" kalabalığına yakalanıyorsunuz... Abdurrahman Nurettin Paşa köken olarak Germiyanoğulları Beyliğini kuran Germiyanoğulları ailesine mensup olup,1833-1912 yılları arasında yaşamıştır.İki ay on bir gün sadrazamlık yapmış,Abdülhamit'le Mısır meselesinde ayrı düşündüğünden azledilmiştir.12 Yıl Adliye Nazırı olarak görev yapmış olup dürüstlüğüyle namlı devlet adamıdır.Türk müziğinin dev ismi Hüseyin Sadettin Arel'in kayınpederidir. Ve yine Türk Sanat Müziği üstadı Münir Nurettin Selçuk'un dayısıdır. Abdurrahman Nurettin Paşa'nın oğlu Damat Arif Hikmet Bey'dir. Abdülhamit'in damadıdır. İşte bu damat Arif Hikmet Bey önce Abdurrahman Paşa yalısı sonraları Necmettin Molla yalısı diye adlandırılan yalıyı bir Fransız mimara 19. yüzyıl sonlarında inşa ettirir. Aslında yapılar salt sanatsallık için yapılmaz,asıl amaç başka gereksinimlerin karşılanmasına yöneliktir ancak, ilgili mimar, kendi kişiliğini,tarzını, sevgi ve ifade biçimini o yapıtında ortaya koyar.Bu yapıda ise neoklasik akımın etkilerini görürüz.Binanın ön yüzünde sütunlar kullanılmıştır,yapı sadedir, düzenlidir ve ölçülüdür.Ahşap/Bağdadi yapının cephe genişliği 41 metredir. Damat Arif Hikmet Bey,yalıyı Maksutzade Sebul Bey'e önce ipotek etmiş,sonra da satmıştır.Yalı daha sonra Abdülhamit'in oğullarından Şehzade Ahmet Efendinin mülkiyetine geçmiştir.Yalıda oturduğu sıralarda Rıfat Bey'den aldığı 20.000 lira borcunu ödeyemeyen Şehzade'nin yalısı müzayedeye çıkarılmış ve Rıfat Bey tarafından satın alınmıştır.1927 Yılında Necmettin Molla Bey yalıyı işte Bu Rıfat Bey'den satın almıştır.Üç katlı orta bölüm yalının ana bölümüydü.Bunun iki yanında ikişer katlı servis binaları vardı. Bu binalarla ana bina arasında katlarla bağlantı sağlanmıştı.Yuvarlak dört sütun altındaki ana giriş kapısına,ortadan ve yanlardan beşer mermer basamakla çıkılırdı. Bugünkü ifadesiyle kemer altı denilen portikten,eski Yunan'da "stoa" denilen yerden giriş yapıldıktan sonra kalın,ahşap ve boyasız kapıyla karşılaşırdınız.Bu portiğin üzerindeki iki kat dışarıya çıkıntılı olarak yükselirdi.Bu çıkmanın son katının üzerinde üçgen şeklinde bir alınlığa yer verilmişti.Cephelerdeki düz ve basık kemerli olan pencerelerin tümü ahşap panjurluydu. Giriş katının pencereleri ise aynı zamanda demir çubukluydu. Girişin hemen ardında yer alan taşlığa (sofa) ikisi karşıda,biri sağda ve diğeri solda olmak üzere dört kapı açılırdı.Bu kapılardan sol ve sağdaki ikisi şömineli odalara açılırdı.Karşısına gelen camekanın hemen ardında yine sağ ve solda yan binalara geçişi sağlayan koridorlar vardı.Burada önce çift sonra da tek yönlü olarak üst kata çıkan ana bir merdiven bulunurdu.Bu merdiven rokoko üslubunda dökme demir korkulukluydu. Duvarları ise yağlı boya natürmort boyalarla bezenmişti.Merdivenin birinci sahanlığından camekanlı geniş bir kapı arka balkona açılırdı.İkinci kattaki sahanlıktan büyük bir salona geçilirdi.Bu salonun çevresinde de yan odalar bulunmaktaydı.Burada da yanlardaki kapılardan alt katta olduğu gibi yan binalara geçiş sağlanmıştı.Bu salonlar kabartma alçı rokoko bezemelerle süslüydü.Yalının üçüncü katı servis katı olarak düşünülmüştü.Tavanı diğer katlara görece basıktı ve uzunca bir koridor vardı,cadde yönünde iki ahşap merdivenle çıkılan sofada gömme dolaplar bulunmaktaydı.Bu yalı bazen Abraham Paşa yalısıyla karıştırılır. Abraham Paşa Osmanlı bürokratı ve diplomatıdır.1833 Tarihinde İstanbul'da doğmuş Ermeni asıllı sarraf ailenin oğludur.Asıl adı Abraham Eremyan'dır. Mısır'da Kavalalı'nın sarayında özel kalem müdürlüğü yapmış Fransızca konuşabilen Abraham Paşa Beyoğlu sosyetesinin önemli simalarındandır. Kocataş Yalısı dönemin en görkemli yapılarından biridir. Bu yalıda ecnebiler,lövantenler ve yerli dostlarıyla debdebeli günler geçiren Abraham Paşa'nın konuklarından birinin de ünlü Fransız şair,yazar ve politikacı Alphonse De Lamartine (1790-1869) olduğu söylenir ve Türkiye ile ilgili izlenimlerini burada kaleme aldığı iddia edilir.

İki yalı karıştırılınca tabiatıyla ortaya bir garipliğin çıkması kaçınılmaz oldu. Lamartine'nin Necmettin Molla yalısında kalmış olması gerektiği ancak bunun da mümkün olmadığı durumu belirdi.Mümkün değildi çünkü Lamartine öldüğünde sonraları Necmettin Molla tarafından alınan yalı daha inşa edilmemişti.Abraham Paşa Yalısı yani sonraları Kocataş Su ve Gazoz fabrikası olacak yerdeki bina 1923 yılının aralık ayı sonlarında bir perşembe günü çıkan yangında kurtarılamayarak yanmıştı.Gerçi Necmettin Molla yalısı da yanmıştı ama yıllar sonra 1990'lı yılların ikinci yarısında... Kocataş demişken,Kocataş Suyu Tesislerinin 1932 yılında kurulduğunu söylemek gerekir. 1937 Yılında tesislerin fiyat listesi şöyleydi:
Yarım litre su iki kuruş Üç litre su yedi kuruş Bir damacana su yirmi beş kuruş Gazoz beş kuruş Unutmak mümkün müdür Kocataş gazozunu, Kocataş kolasını?Değildir,değildir de sadece fotoğrafları kalmış şimdiye....

Necmettin Molla Kocataş 1875 İstanbul doğumludur. Osmanlı Devletinde adliye nazırlığı, Türkiye Cumhuriyetinde Kastamonu Milletvekilliği yapmıştır. Hukuk mektebi mezunudur. 1905 Yılında Abdülhamit'e yapılan Yıldız suikastı davasında başsavcılık yaptı.Bağdat valiliğinde dört ay valilik yaptı. 1909 yılında Adliye Nazırı oldu ve Şurayı Devlet Reisliği yaptı.Osmanlı Meclisi Mebusanına Kastamonu üyesi olarak katıldı. Necmettin Molla 1929 yılında Kocataş yalısını satın aldı. Bu yalı Mustafa Kemal Atatürk ve Cumhuriyet tarihinin birçok aktörünün uğrak yeriydi. Necmettin Molla 1949 yılında İstanbul'da öldü.

Comments